En Güzel Hediye Mushaf-ı Şerif
29/08/2019
Anadolu Selçuklu Ahşap Sanatı
02/09/2019

Minyatür

Minyatür, el yazması kitapları süslemek için sulu boya ile yapılan resimler hakkında kullanılan bir tabirdir. Ortaçağ Avrupası’nda el yazması kitapların bölüm başlarındaki ilk harfleri maden kırmızısı sülüğen ile boyanması anlamında Latince miniare’den gelir. Daha sonra kitapları süslemek için yapılan resimlere de bu isim verilmiştir. Bir kitap sanatı olan bu resimler de minyatür adı ile tanınmıştır.

İslam sanatında minyatüre “tasvir”, minyatür sanatçısına da “musavvir” veya “nakkaş” adı verilmiştir. Metni açıklamak amacıyla kitap sayfalarına veya bir albüm içinde toplanmak için tek yaprak halinde suluboya ve altın, gümüş yaldızla yapılan minyatürler, ışık-gölge oyunlarıyla derinlik duygusu kazandırılmayan küçük boyutlu resimlerdir.43 Türklerde resim ve minyatür sanatlarının tarihi, onların Orta Asya’da tarih sahnesine çıktıkları devirlere kadar uzanır. Eski Türk sanatının temsilcileri olan Uygur Türkleri, güzel sanatlar, özellikle resim ve minyatür sanatı sahasında önemli bir yer işgal etmişlerdir.

İslamiyet’ten önce Orta Asya’da Uygurların üstün bir seviyeye çıkardıkları resim ve minyatür sanatı, İslamiyet’ten sonra da çeşitli yollarla Anadolu’ya intikal etmiştir. Bilindiği üzere İran, Mezopotamya ve Anadolu’da, XI. yüzyılın ikinci yarısından 1258 Moğol istilasına kadar İslam dünyasının hâkimi Selçuklu Türkleriydi. Nitekim Bağdat’ta ilk İslam minyatür mektebini açanlar, Selçuklu Türkleri olmuştur. Bu yüzden Selçuklu çığırı şeklinde tarif edebileceğimiz bu mektebin minyatürleri, Selçuklu sultan ve emirlerinin kâtip ve nakkaşları olan Uygurlu Türkler tarafından geliştirilmiştir.44


Göğe İsmi verilen savaş gemisi (Sultan II. Beyazıd Han Devri)

Osmanlı minyatürleri ise, III. Ahmed zamanına, yani Lale devrine kadar İran ve Selçuk tarzında devam etmiştir. Osmanlılar ilk devirlerde daha çok tezhibe, hüsnühatta ve tezyini nakşa önem vererek, insan suretleri yapmaktan kaçınmışlardı. Osmanlılarda resmin ve minyatürün gelişmesi İstanbul’un fethinden sonradır.

İstanbul’un fethinden sonra, bütün güzel sanat kollarında olduğu gibi, minyatür sanatı da Fatih’in himayesi altında gelişme imkânı bulmuştur. Fatih, sarayında bir nakışhane kurmuş ve başına da Özbek asıllı Baba Nakkaş’ı getirmiştir. Burada çoğaltılan pek çok kitap müzehhipler tarafından tezyin edilmiş, nakkaşlar tarafından resimlendirilmiş ve mücellitler tarafından ciltlenerek nakışlı kaplar içinde padişaha sunulmuştur. Fatih ‘in, sarayında kurduğu sanat akademisi, dünyanın hiçbir hükümdarına nasip olmamıştır. Dönemin minyatürlerinin her birinin estetik kıymetinin yanında, tarihi belge özelliklerine sahip oldukları da bilinmektedir.

Bu minyatürler konularına göre; şenlikler ve at meydanı, elçi kabulleri, padişah alayları, savaş sahneleri, ordu tasvirleri, av sahneleri, cülûs merasimleri, şehir tasvirleri, cenaze tasvirleri vb. gibi başlıklar altında gruplandırılabilir.


Halep Şehri ve Kalesi, Matrakçı Nasuh

1750 sonrası Osmanlı minyatürü daha çok kıyafet albümleri ve padişah portreleriyle sürmüştür. Kıyafet albümleri, giyim kuşam, duruş, oturuş, yürüme düzeni ve biçimsel görüntüsü ile minyatürlerin yeri doldurulmaz önemli birer kaynak olduğu söylenebilir.45 Mesela, Kanuni Sultan Süleyman dönemininmeşhur ressamlarından biri olan Nakkaş Osman, Şehnameci Seyid Lokman’ın1579’da yazdığı Hünermame’nin minyatürleriniyapmıştır. O zamanın yaşayış vekıyafetlerini en küçük ayrıntılarına varıncaya kadar gösteren bu Hünername’nin minyatürleri, sanat bakımından olduğu kadar tarihbakımından da büyük değeri olan eserdir.


Yukarıdaki minyatürde Kanuni Sultan Süleyman, Barbaros Hayrettin Paşa’yı kabul ederken resmedilmiş. Minyatürde padişahın tahtının renklendirilmesinde altın kullanılmış.

Türk İslam minyatürleri, genellikle şematik ve bilimsel amaçlarla yapılmış olmakla birlikte, içlerinde sanat eseri sayılabilecek güzellikte olanları da bulunmaktadır. Bu bilim dalları arasında şu konulara yer verilmiştir: Coğrafya, topografya, astronomi, mekanik, tıp, insan ve hayvan anatomisi, zooloji, botanik, astroloji vb. bilim dalları.

Türkler, özellikle coğrafya ve topografya konusunda çok ilginç minyatürler yapmışlardır. Bu alanda en önemli örnek Piri Reis’tir. Onun ünlü Amerika ve dünya haritası dışında Kitâb-ı Bahriye adlı eserinde çeşitli kent ve limanların yalnız haritadaki yerleri gösterilmekle kalmamış, ayrıca yerleşim yerlerindeki binaların da resimleri yapılmıştır.46

Minyatür, hikâye, şiir ve tarihin adeta canlı bir tercümesidir. Bir minyatüre bakıldığında, o eseri ortaya koymuş olan sanatkârın içinden yetiştiği cemiyetin hayat felsefesini, ahlak nizamını, örf ve adetlerini, o devir insanının giyiniş tarzını, tarihi hadiseleri günümüze kadar getirdiği görülür. Minyatürü bir cümleyle özetlemek gerekirse; bir şahıs veya bir şeyi renkleriyle tarif eden bir yazı demektir.

Kaynak

Anadolu’da Türk ve İslam Sanatı /// Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Dairesi Başkanlığı

43- Mahir, F. Banu, “Minyatür”, OİA, İstanbul 2005, c. XXX, s. 1 1 8.

44- Binark, “Türklerde Resiın ve Minyatür Sanatı”, Vakıflar Dergisi, Ankara 1 978, VGM Yay., sayı: Xll, s. 271 ?27 7 .

45- Ertuğ, Zeynep Tarım,, “Minyatlirler ve Tarihi Belge Özellikleri”, Osmanlı, Ankara 1 999, Yeni Türkiye Yay., c. XI, s. 1 80.

46- Parlar. Gülsün, “Türk Minyatür Sanatırıcları Türk Resınirıe”, Kültür ve Sanat, Ankara 1 995, T. İş Bankası Yay., sayı: 25, s. 31 .

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BAĞIŞ HESABI